• 553
    shevchenko ile sevdik kendilerini fatih terim'e grande diyen italyan kardeşlerimizin takımı. fatih terim'e kalleslik yapan yönetim ve dönemin papaz topçuları idi. milan taraftarı kendilerinden bazılarına gereken ayarı verdi.
    (bkz: tek kaptan baresi)

    hala imparatorumuza büyük sevgi ve saygı duyan* bir camia ve taraftarları vardır. milan her daim italya'da tuttuğum takım olmuştur. hatta 2003/04 sezonu fbjk kardesler kapasirken* ligden umudu koparinca tv8'de milan maclarini izliyordum her hafta. son haftalara doğru roma'yi san siro'da yenip şampiyon olmuştu milan. tek gol 1.dakikada andriy shevchenko'dan* gelmisti.
    (bkz: 2 mayıs 2004 milan roma maçı)

    şampiyonluğu ilan edene kadar sadece udinese'ye yenilmisti milan ve o efsane kadro* sahadaydi.

    bunlari milan terimle yaşayacaktı aslında. bir sene öncesinde de şampiyonlar ligini kazanmışlardi. biz de lucescuyla shaktarda yaptıklarinin fazlasını bizimle yaparken izleyecektik.

    beyfendiler masası hariç çok sevdiğim futbol kulübü. umarım bu yıl tekrar hakkettiği yerde serie a zirvesinde ligi tamamlarlar.*
  • 555
    resmi maçlarda son mağlubiyetini 8 mart 2020'de almış takım. sonra liglere ara verildi. ardından şu güne kadar oynadıkları 23 resmi maçta 17g 6b şeklinde bir performans sergilediler. ligde iyi gidiyorlar, avrupa liginde 3 elemeyi geçip gruplara kaldılar, grupta da 2'de 2 yaptılar.

    çok değil 7-8 ay önce önüne gelene yeniliyor diyorduk. devran dönmeye başladı. sabretmek şart. yükselmek için önce dibe düşmek lazım.
  • 556
    https://bilardisimo.com/dikkat-kirilacak-takim/

    tam bir sene önce bu sıralarda lazio mağlubiyetinin yaralarını sarmaya çalışan milan, juventus maçına hazırlanıyordu ki onu da kaybedip puan sıralamasında 14’üncülüğe kadar gerileyeceklerdi. asıl darbeyi ise birkaç hafta sonrasında, tarihlerine kara bir leke olarak geçen 5-0’lık atalanta yenilgisiyle aldılar. yönetim, maldini-boban ikilisi, futbolcular ve en çok da pioli hedef tahtasındaydı. twitter’da “#pioliout” hashtag’i ikinci defa dünya çapında tt olmuştu. ilki pek tabii ki göreve getirildiği güne tekabül etmişti. giampaolo’nun mahvettiği takımı pioli mi düzeltecekti? keza düzeltememişti de işte…

    pioli seçimine burun kıvırarak yaklaşanlardan biri de bendenizdim. malum kariyeri, en bonkör tabirle bile “vasat” olarak nitelendirilebilecek bir hoca kendisi. genelde göreve getirildiği ilk sıralarda takımları çok iyi performans sergiler ama bu trend kendini düşüşe bırakır, bırakır, bırakır ve pioli kovulur(du). milan’daysa o klasikleşen iyi başlangıcını bile yapamadı, devre arasına kadar takımın başında çıktığı 12 maçta sadece 4 galibiyetleri vardı.

    maldini ve boban ikilisiyse pioli’yi başa getirerek yaptıkları seçimden nedamet getirmiş gibi değillerdi. sonradan öğrendik ki pişman olmak bir yana dursun kulüp ceo’su gazidis’le perde arkasında harbediyorlarmış. ama önce devre arası transferlerine bakalım. yine maldini ve boban’ın maharetiyle ve beklenildiği üzere zlatan, aidiyet duygusunu en fazla olarak hissettiğini her fırsatta dile getirdiği milan’ına geri döndü. bu transferin etkilerine ayrıca değiniriz ama bir diğer ara dönem transferi olan kjaer’yı da konuşmak lazım çünkü onun gelişi de çok tepki çekti. itiraf edeyim, tepki gösterenlerden biri de bendim. atalanta’da oynayabildiği birkaç maçta büyük facialara imza atmış ve bir daha forma yüzü görememiş kjaer’nın milan’ın eksiklik çektiği stoper rotasyonuna hiçbir şey katamayacağını düşünmüştüm. yanılmışım.

    sezonun ikinci yarısının başlamasıyla beraber milan’da bir kıpırdama vardı ama tabii ki yeterli değildi. oyun olarak asıl büyük sıçrayışı yapmaları için pioli’nin 4-2-3-1’i tesis edip bennacer-kessie pivotuyla orta sahayı tutması; sol kanadı rebic’e, sağ kanadı castillejo-saelemaekers ikilisine devretmesi ama hepsinden önemlisi de hakan’ı nihayet açıkta oynama zulmünden kurtararak forvet arkasına konuşlandırması gerekiyordu. gönderilen “one season wonder” piatek’in yerine ikame edilen zlatan’ı anlatmaya bilmem gerek var mı? her ne kadar 38 yaşında bile olsa pozisyon alışından, saha içinde arkadaşlarını yönetişine kadar -bakın gol vuruşlarına falan hiç girmiyorum- adam futbol denen bu sporu yalayıp yutmuş, kitabını yazmış… ama yine de onun varlığı çok daha fazla şeyler sundu, sunuyor. onlara en son değinirim. (erteleye erteleye yazı sündü ama olsun.)

    doğru formasyonla doğru xi’in bulunması ve pandemi arası ki bu süreci acayip iyi değerlendirdiler, milan’ın uçuşa geçmesini sağladı. mübalağa etmeyi sevmem ama 5 maçlık şu periyoda bakın: milan 2-0 roma, spal 2-2 milan, lazio 0-3 milan, milan 4-2 juventus, napoli 2-2 milan. yani normal şartlar altında milan’ın şu beş maçtan 3, bilemedin 4, hadi taş çatlasın 5 puan alması falan gerekirdi ve yine normal şartlar altında şu tablo karşısında her şeyin güllük gülistanlık olması beklenir ama milan’da öyle olmadı…

    maldini-boban ikilisiyle gazidis’in gizliden gizliye çatıştığından bahsetmiştim. sebebi şuydu: gazidis sezon sonunda kulübün başına ralf rangnick’i getirip köklü bir devrimin fitilini yakmak isterken maldini-boban ikilisi buna karşı çıkıyordu. hatta maldini bunu gazetecilerin karşısında açık açık söyledi. boban ise maldini kadar yumuşak başlı değildi ve kendilerinden habersiz böyle bir anlaşma için uğraşılmasını bir hakaret sayarak mart ayında istifasını verdi. tabii giderayak “kulüpte kuzey kore benzeri bir diktatörlük inşa ediliyor!” sözleriyle bombardımanda bulunmayı ihmal etmedi.

    sezon sonu yaklaştıkça pioli’nin gidip rangnick’in başa geçeceği kesinleşiyordu ama öte yandan saha içinde coştukça coşan bir milan vardı. ta 6’ncılığa kadar yükseldiler. daha ziyadesi milan artık bir “takım” olmuştu. hakan’ından rebic’ine donnarumma’sından kessie’sine abartmıyorum neredeyse kadronun tamamı (leao dallaması hariç) pioli’yi ne kadar çok sevdiklerini dile getiriyor ve şayet takımdan ayrılırsa çok üzüleceklerini söylüyordu… fakat asıl ağır toplar en son konuştu. zlatan ve maldini ikilisi pioli’nin kovulması durumunda kulüpten ayrılacaklarını açıkladılar. ve nihayetinde böyle büyük bir baskıya dayanamayan ve de iyi gidişata çomak sokmuş gibi olmak istemeyen gazidis, rangnick anlaşmasını iptal etti. geçici hoca olarak takımın başına getirilen pioli’nin övülecek çok yönü var ama bence en büyük fazileti, kovulacağı gün gibi açıkken takımdaki geleceği her sorulduğunda “bilmiyorum…” diyerek geçiştirmesi ve hiç istifini bozmadan işine bakması oldu. tabii sabrı ölçüsünde ödülüne de kavuştu, rangnick gibi marka bir ismi bertaraf ederek takımının başında kaldı.

    sezonu büyük bir iştahla kapatan kulüp ve gazidis, ehil olduğunu ispatlayan maldini’ye direksiyonu verdi ve transferleri de tamamen o yönetti. o da bu güveni boşa çıkarmadı hani. hiç kuşkusuz ki en parlak işi tonali’nin işini bitirmesiydi. inter’le aylar öncesinden söz geçen ve juve’nin de sulandığı tonali’yi çocuktan milanlı olması kozunu da kullanarak ama daha önemlisi çok uygun bir ödeme planıyla takıma kazandırdı. hakan’ı yedeklemek için brahim diaz ve sağ bek için dalot kiralandı. son olaraksa pastanın çileği babında avrupa ligi eleme maçında başlarını döndüren norveçli hauge takıma kazandırıldı. lakin bana göre iki noktaya daha bir şekilde adam alınmalıydı. birincisi sol bekte theo hernandez’in yedeği yok çünkü laxalt gönderildi, ikincisi ise bennacer, kessie, tonali üçlüsünün yanına bir tane daha merkez/defansif orta saha alınabilirdi. gerçi bakayoko için çok uğraştılar ama nedense sonradan vazgeçip krunic’e bir şans daha vermek istedikleri yazılıp çizildi.

    milan sezona gene çok iyi başladı. rio ave’yle oynadıkları ve tarihe geçen avrupa ligi eleme maçı hariç tüm maçlarda oyunlarını dikte ettirmeye başararak namağlubiyet serisini 20’nin üstüne çıkarınca aslında başlarına da belayı almış oldular. şimdi burayı açmak lazım. çünkü anlamsız bir beklenti ortaya çıkmtı milan’la ilgili. kimi serie a şampiyonu kimi avrupa ligi şampiyonu ilan ediyor… daha da kötüsü “milan geri döndü!” gibisinden lakırdayanlar var. bu tarz beklentilerin oluşması ve dillendirilmesi, şu süreçte milan’a yapılabilecek en büyük kötülükten başka bir şey değil. nasıl ki roma bir günde inşa edilmediyse günümüzde futbol kulüpleri için başarılar da öyle bir sezonda gelmiyor. hele rakiplerinizden biri 9 sezondur şampiyon olan juve, diğerleriyse katbekat daha zengin kadrolara sahip inter ve napoli’yse…

    ayrıca ıskalanan bir husus daha. milan iyi takım ama öyle süper bir takım da sayılmaz. tamam, çok iyi gittiler de her oyuncu yüzde 99’unu değil yüzde 100’ünü verdi bunun için. inanılmaz bir konsantrasyon, inanmışlık ve pioli’nin başardığından bahsettiğim takım olabilme duygusu etkiliydi bunda. yoksa rotasyonu çok dar ve bazı bölgelerinde en azından yetenek açısında noksanlık çeken bir kulüp milan. mesela kjaer. neredeyse geldiğinden bu yana formayı sırtından çıkarmadı bu adam. ikisi de hantal olmasından mütevellit romagnoli’yle oluşturdukları tandem hata yapmaya çok müsait. sonra ligin en iyi ve bence dünyanın da sayılı sol beklerinden theo hernandez. geçenlerde dalot oynadı yerinde ama doğru dürüst rotasyonu yok herifin. sağ açığa baktığında da castillejo ve saelemaekers ikilisini görüyorsun. sonra bir de rakiplere bakıyorsun ki juve’nin o bölgesinde kulusevski’yle chiesa birbirini yiyor oynayabilmek için. milan’da üçüncü stoper olarak gabbia gözükürken inter, daha doğrusu conte manyağı, skriniar’ı oynatmıyor bile…

    bunu dün lille’e 3-0 süpürüldükleri için falan demiyorum. hatta olabilecek en iyi zamanda ve en güzel şekilde geldi o mağlubiyet. sonunda beklentiler belki biraz daha düşer ve ayağı daha yere basan hedefler konulabilir önlerine. bana kalırsa ilk 4’e girip şampiyonlar ligi’ne gitmeleri bu sezon için mükemmel bir sonuç olur. daha fazlası için “olursa olur, olmazsa olmaz” gözüyle bakmak gerek. zira unutulan bir nokta da bu takımın ligin en genç (24,9) yaş ortalamasına sahip olduğu. 23 yaşındaki kessie “davranışlarıma dikkat etmeliyim çünkü çoğu oyuncudan daha büyüğüm ve onlara örnek olmalıyım.” diyordu iki üç gün önce. pioli’nin de dediği gibi “genç ama olgun bir kadro bu.” ama her galibiyetten sonra önlerine havuç olarak “scudetto”yu, kaybettiklerinde de “bu takımdan bir nane olmaz.” gibi acımasız eleştirileri koymak insafsızca.

    son olarak zlatan. oyunculuğu bir yana kişiliği ve liderliği çok önemli minvalinde yazmıştım. bu adam takımdan çoğu oyuncu için bir takım arkadaşından çok daha ötesi. bir mit. yanılmıyorsam ilk geldiği sıralardaki torino maçıydı ve leao’nun asistiyle golünü atmıştı. o golden sonra leao’nun zlatan’a bir bakışı var ki… eh yani. epey de gündem olmuştu ve maçtan sonra leao “onunla playstation’ımda oynardım, bu gece ise asist yaptım. hayal kurmaktan asla vazgeçme…” şeklinde paylaştı o fotoğrafı. diyeceğim o ki inanılmaz bir ağırlığı var bu adamın takım üzerinde ve arkadaşları ondan çekindikleri kadar seviyorlar da… o da geçen gün harika bir açıklama yapmış, çok hoşuma gitti. diyor ki: “onların baskı hissetmesine gerek yok çünkü tüm baskıyı ben üstleneceğim. onlardan sadece çalışmalarını ve inanmalarını istiyorum…”

    https://gss.gs/auK.jpg
  • 557
    bugün berabere kalmış olsalarda( ki sadece şansız bir geceydi onlar için) seri a'da en iyi futbolu oynayan takım. interin, juventusun maçları kanser gibi geliyor kendilerini izledikten somra. ligde umarım şampiyon olabililer. tabi juventus pirlo'yu gönderip bir anda futbol oynamaya başlarlarsa şampiyon olmaları imkansıza yakın görünüyor ama her halükarda ligi ilk 3'te bitirirler.
    (bkz: 8 kasım 2020 milan hellas verona maçı)
  • 558
    plase dergi'de yazıları redakte ettiğimden yayımlanan hemen hemen her yazıyı okuyorum. aralarında beğendiklerimi elimden geldiğince çeşitli platformlarda paylaşıyorum. adını gelecekte spor camiasına duyuracağından neredeyse emin olduğum kerim kılıç'ın her yazısını paylaşırım elimden gelse ama bu kadar sık paylaşım itici durabiliyor ve aslında bir yazı hak ettiği değeri görsün diye uğraşırken insanlarda üstelik de sadece o yazı özelinde değil, o oluşum özelinde antipati uyanabiliyor. o sebeple özen göstermeye çalışıyorum yazı paylaşırken. cüneyt okur tarafından yazılan bu milan formaları yazısı benim nazarımda paylaşılmaya değer bir yazı, çünkü özellikle bu işin meraklılarının mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum bu yazıyı.

    günümüzde takım formaları ile ilgili bloglar var, iyi ki de var ancak bir takımın tarihinden başlayarak formanın nasıl ortaya çıktığını anlatan ve sonrasında da -tabii yazarın görüşüne göre- en iyi formalarını seçip onların tasarımını anlatan bu kadar derli toplu olan, kolay okunan ve fazla zaman almayan yazılara ben pek denk gelmedim. cüneyt okur daha önce juventus, manchester ve italya milli takım formalarını da yazmış ki devam da edecek buna bildiğim kadarıyla ama bence milan yazısı en iyisi olmuş.

    http://plasedergi.com/...malari-sempre-milan/
  • 560
    2020-2021 sezonunda ligde 9 maçta 7 galibiyet, 2 beraberlik almış takım. 23 puan ile en yakın rakibiyle 5, ligin doğal favorisi juventus ile puan farkları 6'dır. juventus'un son zamanların en kötü performansını göstermesi, başlarında pirlo gibi vasat ve acemi bir teknik direktör bulunması onlar için avantaj olsa da şampiyonluk için nefeslerinin yeteceğini düşünmüyorum. şampiyonluk yarışının yön değiştirmesi pirlo'nun bir gecede kovulmasına bakar. juventus ortalama bir teknik direktör değişikliği ile 10 puan farkın altından bile kalkabilecek bir takım. o yüzden her ne kadar milan'ın uzun seneler sonra şampiyon olmasını istesem de juventus'u hala önde görüyorum ve belli bir zamandan sonra milan'ın mental olarak kırılma yaşayacağını düşünüyorum. yine de tüm bunlara rağmen şampiyon olmak istiyorlarsa pirlo kovulana kadar olabildiğince fark atmaları gerekiyor. bu şansı değerlendirmeliler. işte o zaman juventus dominasyonunu kırabilirler. umarım da kırarlar. italya ligi'nden yeni bir şampiyon çıkma zamanı geldi. o takım milan mı olacak göreceğiz.
  • 561
    en efsane kadroları 2003-2007 yılları olarak hatırlanır ki bu kadro üç şampiyonlar ligi finali oynayıp ikisini kazanmış kadrodur.

    lakin 2010-2011 sezonunda “kağıt üzerinde” öyle bir kadroları var ki akıllara zarar. ki o sezon son serie a şampiyonluklarını elde etmişlerdi.

    kağıt üzerinde o sezon içerisinde bir şekilde kadrolarında bulunmuş* oyuncularla yazılabilen üç farklı on birleri:

    --- birinci kadro ---

    —————-——-abbiati——————-
    zambrotta—nesta—silva—jankulovski
    ————————-pirlo———————-
    ——————gattuso—seedorf———-
    ———————ronaldinho—————-
    —————pato—————zlatan——

    --- birinci kadro ---

    --- ikinci kadro ---

    ——————-amelia———————
    abate——bonera—sokratis-kaladze
    ——————v.bommel——————-
    ———ambrossini—-flamini————
    ——————robinho——————--
    ———cassano——huntelaar——-

    --- ikinci kadro ---

    --- üçüncü kadro ---

    —————f.roma————————
    oddo—-onyewu-legrottaglie-antonini
    ——————strasser——————-
    ———boateng——-emanuelson
    ——————s.verdi——————
    ————inzaghi—-borriello
    --- üçüncü kadro ---

    bu kadrolardaki oyuncuların bir kısmı sezon başı, bir kısmı 2011 ocak ayında takımdan ayrılırken bir kısmı da 2011 ocak ayında takıma katılmış. yani hepsi aynı anda takımda bulunmamışlar. ancak matrix‘te tarihteki tüm takımların en iyi on birlerini, o an kadroda bulunan futbolcuların prime dönemlerindeki halleriyle maç yaptırsak şu kadroyu yenebilecek takım yoktur.

    işbu entry 10 sene kadar önce, kısa bir dönem içlerinde bulunduğum ac milan türkiye forumuna adanmıştır.

    (bkz: nerede o eski milan)

    (bkz: milano sadece milanlılarındır)

    (bkz: maviye karşı kırmızı)
  • 562
    uefa avrupa ligi 2020-2021 sezonu'nun şampiyonluk adaylarından olduğunu düşündüğüm, eski şaşalı günlerine dönmeye çalışan italyan futbol kulübüdür.

    1 ekim 2020 rio ave milan maçı'nda penaltılarda neredeyse eleneceklerken, şu an yollarına devam ediyorlar. 21 yıl önce aleyhlerine olan durum şimdi lehlerine oldu belki...

    (bkz: 3 kasım 1999 galatasaray milan maçı)

    bize de play-off turunda seribaşı olmamıza rağmen denk gele gele küllerinden doğan, yıllardır avrupa'da iş yapamadıkları için seribaşı olmayan bir rangers fc denk geldi ve grup aşamasına bile kalamadık. kurada maccabi haifa, fehervar veya slovan liberec gelseydi banko gruplara kalırdık bence...

    kabul ediyorum, bizim de elimizdeki kadroyla gruptan çıkmamız zor olurdu ama en azından garanti 6 maç oynayıp genel sıralamadaki durumumuzu biraz olsun düzeltebilirdik. bu işler biraz da şans, kader işi sanki...
  • 563
    saka maka 39’luk ibo* ve halen hangi pozisyonda oynadigini milletce kestiremedigimiz hakan calhanoglu ile eski gunlerine (2003-08 olmasa bile en azindan 2010-11 senesine) donmeye calisan kulup.

    sahsen geri donmelerine sevinirim zira ligi domine eden juventus’un bir rakibe ihtiyaci var. eski toprak bir rakibe. oyle napoli roma’larla olacak is degildi. bakalim “mekanin sahibi geri geldi, bebeleri pistten alalim” diyebilecek kivama gelecekler mi?
  • 565
    16 aralık 2020 genoa milan maçı ve bir önceki haftada oynadıkları parma maçında kaybettikleri puanlar sonrası avantajını kaybeden futbol kulübü. geçmiş entrylerimde patlayacaklarını, şampiyonluğun hala favorisi olmadıklarından bahsetmiştim. şampiyon olmasını istesem de bu iş o kadar kolay değil, özellikle serie a'da. bu ligde ve bundesliga'da şampiyon olmak için çok güçlü bir sinir yönetimine sahip olmanız gerekiyor çünkü juventus ve bayern münih en kötü sezonlarında bile şampiyonluğun mutlak favorisidir. italya liginde ne inter'in ne de milan'ın şampiyon olması çok zor(diğer kulüplere şans tanımıyorum). juventus'u belki conte'nin inter'i devirebilir, o da conte'nin güçlü lig performansı sayesinde. avrupa'da her ne kadar iyi performans gösteremese de lig için iyi bir hoca. milan'ın da ligi 3. sırada bitireceğini düşünüyorum(olağanüstü bir düşüşe geçmezlerse). ilerleyen zamanlarda durumu kabullenip şampiyonlar ligi potasında kalmayı hedeflemeleri daha doğru olabilir.
  • 569
    2020-21 serie a'da benim de favorimdir ve istediğimdir şampiyon olmaları ama işleri hiç kolay değil. hele hele uzun yıllardır şampiyonluğu unutan bir takım için. juventus her daim favoridir, üstüne avrupa derdi de kalmayan inter'i de göz ardı etmemek gerek. conte lig için fazlasıyla yeterli bir hoca, yakın zamandaki chelsea kariyeri mesela güzel bir örnek.
  • 572
    yarın(16. haftada) juventus'u yenmesi halinde andrea pirlo'nun görevine son verecek takım. 9 senedir üst üste şampiyon olan juventus camiası, ligin ilk yarısı neredeyse bitmek üzereyken maç fazlasıyla 13 puan fark yemeyi kabul etmez herhalde. pirlo'nun juventus'u, milan ile berabere kalırsa da sonuç değişmeyecektir diye düşünüyorum çünkü bu sefer de inter'in maçını kazanması durumunda, inter ile puan farkı 11 olacak(yine 1 maç fazlasıyla tabii ki). bu da maçı pirlo için ölüm kalım maçı haline getiriyor. bu da beni heyecanlandırıyor. juventus'a ciddi bir puan farkı takan tek takım milan değil, aynı zamanda lig canavarı conte. bunun pirlo'yu endişelendirdiğinden eminim. conte'yi avrupa performansından dolayı pek beğenmem ama lig yarışı için biçilmez kaftan.

    düşüncem ise juventus'un karakter koyup kazanacağı yönünde. milan'ın avantajlarına rağmen hala şampiyon olabileceğine inanmıyorum(istesem de). bana kalırsa inter uzun seneler sonra şampiyon olabilir ama juventus'un daha fazla geç kalmadan değiştireceği bir teknik direktör hamlesiyle işler tersine dönebilir. böyle bir durumda ibrenin tekrar juventus'a döneceğini düşünüyorum.
  • 573
    açıkçası şampiyon olmalarını gönülden istediğim italyan futbol takımı. genç sayılabilecek ( ibra hariç ), başarıya aç ( ibra hariç ) kabiliyetli bir oyuncu grubuna sahip pioli gibi azzuri geleneklerinden gelen tecrübeli bir hocaları var. kolay kolay kaybetmiyorlar, zaten uzun bir zamandır da yenilmiyorlar. dünyanın en iyi hücumcu sol beki theo hernandez, türk sniper hakan calhanoglu ile yetenekli kaleci donnaruma bu senenin parlayan yıldızları. oynadıkları oyunu izleyenler de gayet mutmain. ancak nedense tüm bu yetenek ve iştahlarına rağmen juve ve inter’i geçip şampiyonluğa erişebilmelerini zor görüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın