3326
eleştirirseniz, 'monşer' olarak suçlanabileceğiniz yöneticimiz.
maalesef bu topraklar böyle. bir şeyi eleştiriyorsanız, hain, hater, monşer vs. olabilirsiniz çok rahatlıkla. ve tabi zamanlamanız da önemli. fazla değil, birkaç hafta önce albayrak eleştirisi 'meşru' iken, falcao transferinin bittiği bugünlerde albayrak eleştirisi 'monşerlik'. türk hakemlerin durumu gibi: standart yok.
öncelikle eleştirenlerin derdinin albayrak'ın memleketi, şivesi, siyasi görüşü vs. olmadığını 454116526854574985. kez de olsa tekrar dile getireyim. türkçe konusunda ise, türkçe'yi katleden sadece kendisi değil, anadili türkçe olan herkes çok ağır şekilde eleştirilmeli. çünkü türkçe'nin değeri, vatan topraklarının değerinden daha az değildir.
kabul etmek gerekli ki, albayrak'ın kendisine has bir özelliği olduğu ve yabancı futbolcular tarafından çok sevildiği defalarca kez dile getirilmiş bir gerçeklik. futbolcularımızın en ufak sorunlarıyla bile kişisel olarak ilgilendiğini biliyoruz. kendisi florya'da gülümseyen insanlar olmasının sebeplerinden biri. tüm bunlar için bir galatasaray sevdalısı ve taraftarı olarak kendisine çok teşekkür ederim.
işte albayrak eleştirisinin odak noktası bence tam olarak bu: florya. kendisine has özellikler, florya dışında galatasaray'a pek fayda getirmiyor. transferlerde (iyi niyetinden kuşku duymuyorum) başarılı değil. basın sözcüsü olarak da iyi bir görüntü çizmiyor. çok fazla duygusal ve bu özelliği galatasaray'a zarar veriyor. ayrıca diğer kulüp yöneticilerinde eleştirdiğimiz şeyleri kendisi de yapıyor. 14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçı sonrası yaptığı ''bir takım şampiyon yapılmak isteniyor. bildiğimiz şeyler var ve konuşacağım'' minvalindeki konuşmasını, 'monşer' suçlaması yapanlar unutmuş olabilir. ama ben unutmadım. albayrak hala daha o 'bildiği şeyleri' söylemedi. bu tavrı rakiplerimizin yöneticileri yapsa, ki yapıyorlar, nasıl da öfke duyarız? ahlaki ikilem işte tam da buna derler sayın seyirciler.
yanlış anlaşılmasın, ilgili fenerbahçe maçı sonrası ima ettiklerinin içi boş şeyler olmadığından eminim. az çok hepimiz tahmin edebiliyoruz ne demek istediğini. mesele, ortaya gerisini getirmediği (ya da getiremeyeceği) bir söz atması. ya söylediklerinin arkasında durup, bildiklerini açıklamalıydı, ya da hiç bu topa girmemeliydi. muhtemelen iktidardan çekindi. sonuçta kendisi oldukça başarılı bir iş adamı olarak, siyasi iktidarla arasını iyi tutmak istiyor. nitekim kendi siyasi fikri de iktidardan yana. beni, bizleri ilgilendirmez. ta ki, galatasaray apoletiyle konuşana kadar. bu noktada galatasaray taraftarları olarak, bizleri ilgilendirir ve ilgilendirmeli de. nasıl ki diğer rakip yöneticileri benzer bir tavır içinde olduklarında eleştiriyorsak; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür galatasaray taraftarlarının da, kendi yöneticilerini eleştirmeleri gerekir.
yoksa siz fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür galatasaraylıyım sözünü, sosyal medyada paylaşırken çok güzel durduğu için mi seviyorsunuz sadece?
maalesef bu topraklar böyle. bir şeyi eleştiriyorsanız, hain, hater, monşer vs. olabilirsiniz çok rahatlıkla. ve tabi zamanlamanız da önemli. fazla değil, birkaç hafta önce albayrak eleştirisi 'meşru' iken, falcao transferinin bittiği bugünlerde albayrak eleştirisi 'monşerlik'. türk hakemlerin durumu gibi: standart yok.
öncelikle eleştirenlerin derdinin albayrak'ın memleketi, şivesi, siyasi görüşü vs. olmadığını 454116526854574985. kez de olsa tekrar dile getireyim. türkçe konusunda ise, türkçe'yi katleden sadece kendisi değil, anadili türkçe olan herkes çok ağır şekilde eleştirilmeli. çünkü türkçe'nin değeri, vatan topraklarının değerinden daha az değildir.
kabul etmek gerekli ki, albayrak'ın kendisine has bir özelliği olduğu ve yabancı futbolcular tarafından çok sevildiği defalarca kez dile getirilmiş bir gerçeklik. futbolcularımızın en ufak sorunlarıyla bile kişisel olarak ilgilendiğini biliyoruz. kendisi florya'da gülümseyen insanlar olmasının sebeplerinden biri. tüm bunlar için bir galatasaray sevdalısı ve taraftarı olarak kendisine çok teşekkür ederim.
işte albayrak eleştirisinin odak noktası bence tam olarak bu: florya. kendisine has özellikler, florya dışında galatasaray'a pek fayda getirmiyor. transferlerde (iyi niyetinden kuşku duymuyorum) başarılı değil. basın sözcüsü olarak da iyi bir görüntü çizmiyor. çok fazla duygusal ve bu özelliği galatasaray'a zarar veriyor. ayrıca diğer kulüp yöneticilerinde eleştirdiğimiz şeyleri kendisi de yapıyor. 14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçı sonrası yaptığı ''bir takım şampiyon yapılmak isteniyor. bildiğimiz şeyler var ve konuşacağım'' minvalindeki konuşmasını, 'monşer' suçlaması yapanlar unutmuş olabilir. ama ben unutmadım. albayrak hala daha o 'bildiği şeyleri' söylemedi. bu tavrı rakiplerimizin yöneticileri yapsa, ki yapıyorlar, nasıl da öfke duyarız? ahlaki ikilem işte tam da buna derler sayın seyirciler.
yanlış anlaşılmasın, ilgili fenerbahçe maçı sonrası ima ettiklerinin içi boş şeyler olmadığından eminim. az çok hepimiz tahmin edebiliyoruz ne demek istediğini. mesele, ortaya gerisini getirmediği (ya da getiremeyeceği) bir söz atması. ya söylediklerinin arkasında durup, bildiklerini açıklamalıydı, ya da hiç bu topa girmemeliydi. muhtemelen iktidardan çekindi. sonuçta kendisi oldukça başarılı bir iş adamı olarak, siyasi iktidarla arasını iyi tutmak istiyor. nitekim kendi siyasi fikri de iktidardan yana. beni, bizleri ilgilendirmez. ta ki, galatasaray apoletiyle konuşana kadar. bu noktada galatasaray taraftarları olarak, bizleri ilgilendirir ve ilgilendirmeli de. nasıl ki diğer rakip yöneticileri benzer bir tavır içinde olduklarında eleştiriyorsak; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür galatasaray taraftarlarının da, kendi yöneticilerini eleştirmeleri gerekir.
yoksa siz fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür galatasaraylıyım sözünü, sosyal medyada paylaşırken çok güzel durduğu için mi seviyorsunuz sadece?
