• 1027
    bizimkiler sampiyonluğu garantilemiş çıkmasaydı veya şunları bir rencide edelim diye çıksalardı çok net 6ya 7ye gidebilecek bir maçtı. mertens'in ve icardi'nin normalde gol olsa hiç şasırmayacağımız topları gol olsa bu haliyle bile 5-0'ı konuşuyor olacaktık. korkunç bir dominasyonla rakibi sahadan sildik. eğer fenerbahçe şampiyonluğu geçen hafta değil de bu maçta verseydi sayın jesus'u 2000 yıl sonra tekrar çarmıh'a gererlerdi. yetmezdi üzerine de bir adet koç kurban ederlerdi. bakalım kripto cimbomlu emre p. haftaya fenerbahçe köpeğine son darbeyi vurup bi nuh tufanı yaratır mı göreceğiz. 2006 yılında başlayan allah fenerbahçe gerginliği böyle dini bir entry'i hak ediyordu yapacak bir şey yok:(
  • 1028
    37 yaşındayım. nereden baksan 6-7 yaşından beri öyle böyle takip ediyorum takımı. ama bizi geçtim ben hayatımda bu kadar tek taraflı bir maç izlediğimi hatırlamıyorum. bazen lig kupasında falan aşırı güçlü takımlar olmadık 4. lig takımları ile eşleşir. orada bile böyle bir fark olmaz çünkü güçlü takım tam kadro çıkmaz, sakatlanmaktan korkar çok zorlamaz. ama bu bambaşka bir şeydi. sahada o kadar büyük bir güç farkı vardı ki.

    bu bahsettiğim güç farkı sadece futbol kalite olarak da değil fiziksel güç olarak da korkunç bir fark vardı. şampiyonluğu garantilemiş, önde olan takım, hala bir topa 3 kişi koşup korkunç bir baskı uygularken tamamen sinmiş rakibi ayakta duramıyordu. rakip tamamen panik ve çaresizliğe itilmişti. 2. golden sonra rakibin "bir an önce bitsin" yaklaşımı hiç olmayacağı kadar barizdi.

    kalite farkına değinmiyorum bile. rakibin genç yetenekleri zaten tamamen pısmış halde topa değemeden sahadan ayrılırken, tecrübeli ve tehlikeli ifade edilebilecek isimleri ayağında topu tutamadı ve kaybolup gittiler. öyle net bir üstünlükten bahsediyorum ki top bizim sahaya daha geçerken saniyeler içinde topu kazanacağımız belli oluyordu.

    rakibin varlık gösterebildiği tek tük anlar oldu, onlar da duran toplar. onlara biraz güldüm açıkçası. bir defa duran topu kazanma yolları çok eğlenceliydi çünkü gerçekten ayakta duramıyorlardı. en ufak mücadelede düştükleri için özellikle ilk yarı sık sık duran top kazandılar. onlarda da şeye güldüm; böyle 2-3 kişi topun başına geliyor değişik açılarda duruyor, biri gidiyor barajın arkasında geziyor, birisi ofsaytta bekliyor. ulan diyorsan çok acayip bir organizasyon geliyor herhalde. sonra kullanıyorlar, bizimkiler usulca uzaklaştırıyor. yani buna varlık gösterme dememden kasıt da bir tehlike yaratmaları değil topa dokunma şansı yakalamaları.

    keşke dün maç 100 dk daha sürseydi, bir de bizim yedekleri sürseydik. öyle bitmeseydi.

    müthiş bir keyif, müthiş.
  • 1031
    babamın sabah sabah beni gülmekten yardığı maçtır. ön bilgi vereyim; babam ne zaman bizim maçı izlese yeniliyoruz ya da puan kaybediyoruz. bu yüzden kendisine maç izlemeyi yasakladım. garibim telefondan takip ediyor ama kazanıyoruz önemli olan netice. her neyse bu sabah işe giderken konuşuyoruz;

    b: oğlum 10 kişiyle yendik bir de 11 kişi olsaydık nolacaktı acaba.
    john: baba fener yedi kırmızıyı biliyon demi.
    b: oğlum muslera oynamadı ki

    -sabah sabah zaten trafikte bir yere sıkışmıştım o halde yarım yarım yarıldım.
  • 1038
    1997’den beri derbileri canlı canlı izleyen biri olarak ezici dominant bir derbi maçı olarak en üstte hep 22 nisan 2006 fenerbahçe galatasaray maçı var diye düşünürdüm. çünkü ilk 5 dk bulduğumuz 2 pozisyon dışında sahada yok olmuştuk.

    ancak bu maç zirveyi aldı. çok net biçimde aldı. rakibin çaresizce 15 km’den çektiği arda gülerşutu dışında top fenerli oyuncuların ayağından kaleye doğru yükselip ivmelenmedi bile. ceza sahamıza bi iki kere falan top indi sanırım.

    bunun karşılığında sahanın her yerinde ikili mücadelelerde rakibi adeta silen yerle bir eden süratiyle fiziğiyle şutlarıyla paslarıyla futbolunun bilinen her terimiyle ezen bir derbi maçı yaşadık.

    bütün bunların üstüne 52 bin galatasaraylı, jardel’i, souness’ı, terim’i, polat’ı ışıl alben’i bir araya gelip; aleyna tilki, kenan doğulu, simge sağın’ı da davet edip kutlama öncesi bir futbol resitali gösterisi maçı oldu.
    galatasaray’ın aşırı güç kullanıp yendiği maçın
    üstüne kutlamalar yapıp 2022-2023 sezonu şampiyonu galatasarayımızın kupasını havaya kaldırdık.
  • 1039
    bu maçla ilgili çok şey yazılabilir ama aslında ne demek istediğimi geçen hafta başka bir derbi başlığında yazmıştım. (bkz: #3621214)
    bu arada hep aynı şeyi söylüyorum ama eğer geri dönerse mostafa mohamed ahmed, barış alper ve zaniolo ile beraber içerideki maçlarda sonradan oyuna girip rakibin üstüne karabasan gibi çökerler.
    ve hatta orta saha rotasyonuna fransa’dan genç fizikli birini koyarsak çok acayip olur.
    bu maçta en çok hoşuma giden barış ve zani’nin fizik olarak rakibi ezmesi oldu.
  • 1041
    bu maçın bizim açımızdan şöyle de özel bir yanı var. fernando muslera'yı dışarı aldığında takımın en yaşlısı mauro icardi 29 yaşında, kazımcan karataş ise 20 yaşında olan bir ilk on bir ile maça çıktık. tek tek baktığın zaman; sacha boey, kazımcan karataş, victor nelsson, muhammed kerem aktürkoğlu, barış alper yılmaz ve nicolo zaniolo 25 yaş altı isimler. berkan kutlu ise 25, lucas torreira 26, abdülkerim bardakcı 28, mauro icardi 29 yaşında. yani oldukça genç bir ilk on bir ile sahada yer aldık.
  • 1043
    maçın hiçbir anında rakibe şans vermedik. bir an olsun oyun üstünlüğünü vermedik hatta nefes aldırmadık diyebilirim.

    22 nisan 2006 fenerbahçe galatasaray maçının rövanşını aldık diyebilirim.

    hayatım boyunca beni rencide eden tek maç budur.

    17 sene sonra aynı şeyi yaptık. tüm stat, takım herkes kabus gibi çöktü rakibin üstüne. o maçta saidou atılmış biz eksik kalmıştık, bu maçta da peres atıldı onlar eksik kaldı.

    tabii biz o maçı kaybetsek de sezonu şampiyon bitirmiştik. bu maça ise şampiyon çıkmamıza ve hatta 300 promil alkollü çıkmamıza rağmen rakibi rencide ettik.

    bu maç yıllarca unutulmaz.

    bir sezonda her iki derbiyi de kazanmak ve ikisini de 3-0 kazanmak. eze eze 2 derbi galibiyeti, 2 maçta da kalemize gelen isabetli şut yok. 5-6 olacak maçların 3-0 bittiğine şükreden fenerliler...

    her şey unutulur hatıralar kalır size her mayıs bizi hatırlatır!
  • 1044
    maçı ve kutlamaları tribünden izleme mutluluğuna eriştim. maç zorluk açısından türkiye kupasının ilk turlarında alt ligden bir takıma karşı oynanan maç kıvamındaydı. sahada rakip yoktu. tarihin en ezici derbi performanlarından biriydi.
    benim aklımdan geçen bir düşüncenin benzerini önder özen de dile getirdi. 2002'de 6 yediğimiz maçın rövanşını 2-0 almıştık. iki ayaklı düşünürsek 6-2 bitmişti diyebiliriz. bu sezon ise 6-0 sonuçlandı rekabet.
    yıldız oyuncuların yanına eklenmesi gereken tamamlayıcı oyuncular yani türk, mücadeleci, pas trafiğine katılabilen oyuncularımız görevini eksiksiz yerine getirdi. çok adı geçmiyor ama ben özellikle berkan'ı çok beğendim. her zaman ihtiyaç duyabileceğimiz yararlı bir oyuncu.

    tribünlerde ise ruhani bir ortam vardı. 50bin kişi tek yürek ayin yaptık resmen.
  • 1045
    gülüp eğlendiysek acı gerçekle yüzleşelim. 6-0lık maçın tam tersi bir atmosfer vardı. her şey tam istediğimiz gibiydi ve maalesef tarihi farkı kaçırdığımız maç olarak hatırlayacağım.

    son maç rehaveti falan bunlar anlaşılır şeyler ama tarihin en kötü fenerbahçesine sadece 3 atabildik. adamların tek umudu olan futbolcu bile madara olduktan sonra 60larda çıkmak durumunda kaldı. seneler sonra hepimiz bu maçı kaçan fırsat olarak hatırlayacağız.
  • 1047
    galatasaray'ın 6-0'ın rövanşını alma fırsatını kaçırdığı maçtır. ilk yarıdan 2-0'ı bulsak, tarihi fark gelirdi. 2.gol çok ama çok geç geldi. bence 3-0'dan sonra en azından 5-0 yapabilirdik. hatta 3 olunca babamı çağırdım, gel tarihe tanıklık et diye ama 3-0 olduktan sonra kabus gibi çökmek varken anlamsızca oley çektik. apo ile kazım'a hala çok kızgınım.
  • 1048
    galatasaray takımının tarihi fırsatı falan kaçırmadığı maçtır.

    6-0'lık maçta kırılma anı, skor 2-0'ken arif ile arka arkaya kaçırdığımız iki gol pozisyonuydu. fenerbahçe ise gerek 2-0'ı bulduğu dönemde, gerek 2'den sonra 6'ya kadar gittiği dönemde her bulduğunu gol yapmıştı. özellikle serhat 3-0 yaptığında biz çok saçma bir şekilde eldeki bütün hücumcuları oyuna almıştık. 4, 5 ve 6. gollerde galatasaray'da savunma mavunma yoktu, defansta diziliş falan kalmamıştı. sen rakipte serhat akın gibi biri pusuda beklerken bülent korkmaz'lı savunmanı orta sahaya kadar çıkartırsan, 5 de yersin 6 da yersin. fenerbahçe bize hiçbir zaman böyle bir olanak sağlamadı oynadığımız maçlarda. 11 mayıs 2005'te 4-1 olduğunda takım halinde geriye yaslandılar. 7 aralık 2011'de de 3-0 olduğunda son dakika hariç neredeyse hiç ileri çıkmadılar. 4 haziran da bir benzeriydi. 3-0 olduktan sonra sadece bir kişiyi ileride bırakıp geri kalan herkesle topun arkasına çekildiler. öyle kolay değil o zaman 4, 5 yapmak ama yine de en azından gomis biraz kaleciye bakarak kafayı vursa son dakikada 4-0 olabilirdi maç.

    abdülkerim, kazımcan veya bir başkası. kızılacak bir şey yok. ileride herkes fenerbahçelilerin adam markajı altındaydı, torreira da ileri oynamak isterken hiç boşta galatasaraylı bulamıyordu. biz 6 kasım'da 3-0'dan sonra intihar etmiştik, yarı alanımızda bir kişi bile bırakmadan hücuma gidiyorduk. fener bize karşı öyle bir intihar hamlesi yapmadı bugüne kadarki maçlarda. yaparsa bir gün, biz de 6-7 yaparız.
  • 1050
    şampiyon galatasaray'ın fiziksel olarak rakibini domine ettiği karşılaşma.

    okan hocanın kaybedilen beşiktaş derbisinden ders aldığının kanıtı gibi bir maç oldu, malum maçta gedson 29 defa ikili mücadeleye girip 22'sini kazanmıştı. bu benim gördüğüm en yüksek sayılardan biri, hakemin de biraz ev sahibi takıma desteği vardı tabii ki, atıyorum gedson her yerde kaldığında da faul çalındı o maçta. hakemin ikili mücadelelerde ev sahibi takımlara gösterdiği tolerans da aslında konumuzun bir parçası.

    fenerbahçe mücadeleye 4-1-3-2 ile başladı, sol bekleri luan peres neredeyse yarı sahayı hiç geçmedi, topa sahipken de 3. stoper olarak oyun kurulumunda kaldı.
    4'lünün önünde arao büyük bir alanı tek başına savunmakla görevlendirilmişti, arao'nun önünde serbest 8 olarak zajc, sağ kanatta arda güler sol kanatta rossi ve ileride çift forvet olarak batshuayi ve valencia vardı.

    galatasaray ise buna karşılık net bir 4-2-4 ile sahaya çıktı.
    klâsik 4'lü hat, berkan ve torreira çift pivot, zaniolo ve kerem kanat forvet, barış ve icardi de önde çift forvet gibiydi.

    kadroları ilk gördüğümde fenerbahçe'nin çok yumuşak orta sahası ve daha önce marsilya ile arena'ya gelip 4 yiyen luan peres dikkatimi çekiyordu. ve galatasaray'ın bu fiziksel üstünlük ile duran toptan gol çıkarabileceğini düşünüyordum. (kerem ve torreira hariç geri kalan herkes kısmen uzun oyunculardı.)
    aslında biraz daha dirençli oyuncularla oynasa fenerbahçe'nin oyun şablonu daha ağır basabilirdi.(rossi yerine gedson gibi biri, arda yerine de daha dirençli biri olması gibi)

    maçtaki birebir eşleşmelere dönecek olursak; abdülkerim batshuayi'ye çok ciddi bir üstünlük kurdu ve neredeyse adım attırmadı, keza nelsson valencia ile çok temiz eşleşti, boey karşısındaki rossi'yi felfena yaptı üstüne üstlük ikinci yarı şov olsun diye gitti valencia'yı rencide etti, kazımcan arda güler'e karşı harika bir maç çıkardı ve arda güler için gelen yabancı scoutlar ciddi anlamda kazımcan'ın ismini not alıp geri döndüler. orta alanda torreira ile berkan zajc'a karşı kaldı, zira arao zaten savunma önünü pek terkeden bir oyuncu değil. fenerbahçe'nin tüm eğrileri galatasaray'ın doğruları ile denk geldi. geçiş vs geçiş takımlarının maçıydı, ama tek taraflı galatasaray'ın geçişlerini izlediğimiz bir maç oldu.

    galatasaray için hücum tarafına gelecek olursak, barış alper kadıköy'de olduğu gibi fenerbahçe'nin stoperlerini perişan etti, zaniolo aynı şekilde luan peres'e üstünlük kurdu, kerem ve icardi ise idare ettiler.

    galatasaray'ın üstünlük kurduğu noktalara bakarsanız, çok ciddi bir fiziksel dominasyon olduğunu göreceksiniz.
    yani beşiktaş maçında takımına gedson'dan dayak yediren okan hoca, hıncını fenerbahçe'den çıkardı.

    böylelikle özellikle derbilerin şifresi de ortaya çıkmış oluyor. bu yüzden transfer sürecinde galatasaray'dan sürekli fiziksel olarak diri oyuncular almasını bekliyorum.

    fenerbahçe'nin maçta 10 kişi kalmasıyla, galatasaray için maç iyice panayıra döndü. gomis+ icardi çift forvet, mertens+ mata çift 10 gibi neredeyse dalga geçme noktasında maçı tamamladık.
    maç sonunda muslera yere bile yatmadı, şut dâhi çekemeyen bir fenerbahçe vardı.

    galatasaray'ın oyun formasyonunda da problemler vardı bu arada, problemi en basitinden şöyle anlayabilirsiniz. 10 kişi kalan fenerbahçe bir müddet topu galatasaray'a vermedi, bu galatasaray adına oyun gücü eksilerinden biriydi ama işin fiziksel noktasında terazi çok ağır basınca skor 3-0 olarak şekillendi.
    galatasaraylı oyuncuların da büyük bir kısmının son maç için düzgün antrenman yapmadığı söylenebilirdi, bir nevi zafer sarhoşluğu etkisinde oynamış bir maçtı.

    umarım okan hoca ve ekibi, derbiler bazında yaptıkları doğru çıkarımı transfer sürecine de yansıtabilirler.

    uzun süredir tottenham deplasmanında yenilen pep'e seneye hedefiniz nedir diye sorduklarında, tothennam deplasmanında gol atmak dediği gibi, bizim de seneye hedefimiz beşiktaş deplasmanında başta gedson olmak üzere rakip takıma fiziksel olarak üstünlük kurmak olmalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın