2019-20 UEFA Şampiyonlar Ligi A Grubu 5.Hafta Maçı
20:55 Türk Telekom Arena
1 - 1
  • 37
    sonucun kesinlikle yine bizim tarafımızdan belirlenmeyeceği maç. biz yine durdurma üzerine kurup, olur da bireysel bir hareket ile bir şey olur mu diye bakınırken rakip plan dahilinde bir şey deneyecek. olursa yazar giderler, bizim planımız falan yok. yine karın ağrısı birçok oyuncu maalesef sahada olacak ve galatasaray geleneklerine aykırı bir avrupa kupası mücadelesi vereceğiz. gerçi galatasaray'ın bu geleneklerinden de ne kadar eser kaldıysa. 2013'ten bu yana yaşadığımız utançlar yıkamayla geçmez.
  • 301
    bu sezon ilk defa takımın mücadele ettiğini gördüm. umarım bu şekilde devam ederler. bu maç için takımdan yana bir sıkıntı yoktu. bazı anlarda kilidi açması gereken oyuncuların tercihleri bizi sıkıntıya soktu.
    ama teknik heyet gerçekten felaket durumda. altyapıdan oyuncuları kontenjan doldursun diye almanın bir anlamı yok. cümle âlem skor ve oyun ne olursa olsun oyuna selçuk la emre nin gireceğini biliyordu. yani ezbere iş yapılıyor. rakibe çalışma, taktik belirleme falan yok. bi boşvermişlik var görünen bu.
  • 28
    kazanmamız gereken maç.
    ancak bizim futbolcular kazanmak için gol atılması gerektiğini bilmiyor. hatta pozisyona girilmesi gerektiğini de.
    muhtemelen beraberlik için gelecek brugge ve hızlı oyuncuları ile - ki bolca var- kontratakla gol bulmaya çalışacaklar.
    yalnız atak yapamayan bir takıma karşı kontratak futbolu tutmaz. bunu bilmiyorlar. teknik direktörlerinin bir b planı da yoksa -yani öyle umuyorum- şaşıracaklar, galatasaray bize çok iyi çalışmış diyecekler, elleri ayaklarına dolaşacak sonra kendi kalelerine bir gol atacaklar, ilerleyen dakikalarda başka gol olmayacak ve biz 1-0 kazanacağız.
    başka türlüsü biraz zor.
  • 79
    bütün işi çıkıp bilet devretmeye çalışan, işini bilen galatasaraylılara bakıp bakıp iç geçiriyorum.
    her ne kadar rezilleri oynasa da, oynadığı futbol ümit vermese de, her mağlubiyeti sonrasında hayatımız kararsa da her maçında keşke orada olsa dediğim canım takımım.

    yerel saatle öğlen 11.55'te yine tv başına geçip oğlumun tabiriyle "düşen abiler"ini, galatasaray'ımı izleyeceğim.

    cimbom yüzümüzü güldür bu sene!
  • 23
    şu an değil brugge hangi takımla maç yapsak favori o takım olur: takımına savaş açmış bir teknik adam, küsmüş oyuncular, ne idüğü belli olmayan bir oyun sistemi, tam bir kaos. mesela daha yakın bir müsabaka olan 9 kasım 2019 gazişehir galatasaray maçı'nın favorisi de gaziantep takımıdır. bakın takımı diyorum çünkü beraber ne oynadıkları belli bir ekip. hiç romantikliğe gerek yok. ha brugge ayrıca iyi bir takım tabii. dün 6 kasım 2019 psg brugge maçında 14 şut attılar psg kalesine, 17 de orta yaptılar. bizim kazanmamız gereken bir maçta üretkenlikleri bizden hayli fazla. gerçi eminim ki teknik ekip brugge'ü çok iyi analiz etmiş ve buna uygun bir oyun stratejisi belirlemiştir. adım gibi eminim ki yapmışlardır bunu.
  • 66
    yine cbcsport kanalından ücretsiz izlenebilecek olan maçtır. ve sanırım, bence 4-6-0 dizilişiyle çıkmak en mantıklısı olacaktır. 3'lü savunma falan çıkarsak adamların hızlı kanatları çok sıkıntı çıkarır bize.

    kazanacağımızdan şüpheliyim fakat böyle eksik bir kadro ile bu maçtan bir galibiyet çıkarsa tekrardan havaya girebiliriz. bu açıdan önemli bir maç.
  • 329
    galatasaray'ın kırılma maçlarından birisi olduğunu düşünüyorum. fakat burada kırılma noktası iki anlamda anlaşılabilir, hem olumlu, hem olumsuz anlamda. bu türden geçmişimizde çokça karşılaşmalara çıkmakla birlikte, bu maçın hayırlı bir vaka olduğuna inanıyorum.

    krepin diatta'dan yediğimiz golden sonra her renktaşım gibi ben de yıkıldım, ancak rasyonel bakınca bizim için doğru olanın avrupa'dan ne yazık ki elenmek olduğu konusuna kanaat getirdim. mustafa denizli'nin literatüre soktuğu "hayırlı mağlubiyet" deyiminin örneklerinden birisidir bu maç.

    üç önemli aşamada görüyorum bu kırılmayı.

    1- müsabaka sayısını azaltmak.

    galatasaray, ne lig, ne avrupa, ne de kupada iyi oynadığı bir sezonun, kendisine ağır gelecek yüklerinden birisini boşaltması için gerekliydi. mottosunu "türk olmayan takımları yenmek" olarak kuran bir kulüp için bir tezat oluştursa da, bu durum bu sezonluk gerekliydi. zira sezon başından bu yana toplama sayılacak kadrosu herhangi bir iyi oyun ve ana akım oyun şablonu göstermiyor, gelecek adına umut da vadetmiyordu. bu durumdan kurtulmak ve önümüzdeki sezon galatasaray'a nefes aldırması için büyük bir ilaç olacak şampiyonlar ligi'ne katılma adına bunun bu sezonluk gerçekleşmesi gerekiyordu. kaldı ki uefa avrupa ligi'nde mali getirinin, şampiyonlar ligi'ne kıyasla oldukça cüzi kalması da cabasıydı. bu kulvarda yarı finale kadar gelemiyorsanız, ne yazık ki beyhude bir çaba içerisindesiniz. en azından bizim ligimiz ve ekonomik durumumuz için bu böyle.

    özet olarak, "ne kadar az zorlu maç, o kadar iyi" durumu.

    2- avrupa kupalarında burnumuzun sürtmesi.

    ne yazık ki avrupa'da son başarılı sezonumuzu 2013-2014 sezonunda geçirmemize rağmen, hala daha o günleri yakın geçmiş olarak addeden, herhangi bir tartışma ya da fikir teatrisi esnasında bu sezonlardan öteye emsal veremememizden ötürü gerçekleşmesi gerekiyordu. hala daha real madrid ve juventus maçlarına takılı kalan taraftarımızın, takımımızın artık avrupa'da 5-6 senedir hiçbir şey yapamamasını idrak etmesi gerekiyordu. bunu anlamak için böyle bir şeye gerek kalmaması en ideali, ancak ülkece "bir musibet, bin nasihattan yeğdir" kafasını yaşadığımız gerçeği de önümüzde duruyor.

    fatih terim'in takımı için böyle bir şeyi söylemek de ayrıca üzüyor beni, söylemeliyim.

    3- bu son şerh, esasen bir üstteki maddenin alt başlığı, eklentisi gibi. avrupa'ya özlem duymak.

    avrupa'da kötü sezonlar geçiren galatasaray ve taraftarı, bu kulvarda tekrar iştahlanmak ve kendisini, avrupa'ya kabul ettirdiği günlerdeki heyecan ve isteğini gösterir nitelikteki unvanı olan "boğazın boğası" unvanına yakışır şekilde dönmeliydi. bu dönüş adına avrupa'yı "gerçekten" de istemeliydi. hatırlayın 2012-2013 ve 2013-2014 sezonlarını... galatasaray, uefa sarhoşluğu ile yine aynı kulvarda karşılaştığı hayal kırıklığının karışımında geçen geç 2000'leri üzerinden atmak ve tekrardan ismini avrupa'ya hatırlatmak istiyordu. yönetimi, futbolcusu, taraftarı, fatih terim ayarı tadında geçen bir 2012-2013 sezonu şampiyonlar ligi serüveni ve akabinde çekilmiş devam filmi niteliğindeki 2013-2014 sezonu şampiyonlar ligi son 16 heyecanı... hala aklımızda değil mi? işte bu maçlar ve başarılar gelirken, bu maçlara olan istek ve iştahımız tamdı. son birkaç senedir şampiyonlar ligi'ndeki maçlarda -kesinlikle bir yanlış anlaşılma olmasın, teşbihte hata yoktur- şımarıklık hali mevcuttu. "juventus ve real madrid karşısında yaptığımızı yapsak" endeksli cümleler, ne yazık ki hemen her maçta bizleri hayal kırıklığından öte götüremedi... lazım olan neydi peki, sıfırdan bir heyecan ve hiç olmamış gibi başarı isteği... işte bize lazım olan o. rehavet başarının en büyük düşmanıydı, onu unuttuk biz.

    https://img.fanatik.com.tr/...9716ae298bef22609c74

    https://galeri7.uludagsozluk.com/...digi-ayar_355942.jpg

    https://ajssarimg.mediatriple.net/1031584.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/EDuin-mWwAI4r-b.jpg

    futbolda dün yoktur, yarın meçhuldür. gerçek olan bugündür. tıpkı hayat gibi. o günlerde, o günleri iyi değerlendirip, yarına yatırım yapmamız gerekiyordu. biz ne yazık ki 2010'ların ortasından itibaren ne o günlere, ne de o zamanlarda geleceğimiz olan bugünlere herhangi bir yatırım yapamadık.

    işte bu maç da bizim burnumuzun sürtmesi ve geçmişi unutmamız adına gereken bir maçtı. bu maçta yediğimiz o son dakika golü midemize öyle bir oturmalı ki, tekrar bu sahneye çıktığımız zaman bunun acısını çıkartmamız lazım gelsin. yoksa yine koca şampiyonlar ligi serüvenini atılan tek bir golle geçirdiğimiz sezonların sayısı artış gösterir.
  • 321
    brugge ile oynayacağımız maçlarda tecrübemizin ön planda olması gerektiğini defalarca yazdık. toy bir takıma karşı yapacağınız en iyi şey oyun temposunu kendinize göre belirlemektir. biz ne yaptık? golden sonra verdik topu adamlara, istediğiniz gibi oynayın, biz sadece savunacağız dedik. 20 yaşında çocuklar sur kapısına dayanır gibi saldırdıkça saldırdılar. oyun iştahları arttı. hatta diatta'yı bu kadar oyuna bağlayan da biziz. onların hiçbir oyuncusunu- o genç yaşlarına rağmen- mental olarak kıramadık. bilakis hep ümit verdik, hep oyunda kaldılar "siz bizi yenersiniz" sakın oyundan düşmeyin, devam edin dedik resmen. ne olurdu biraz topa sahip olsaydık? biraz set oynasaydık? biraz yavaşlatmayı deneseydik onları? 3 pas üst üste yapamıyoruz tabii o da başka mesele. ancak onların oyununa boyun eğdikçe biz zaten kaybettik. bizim enerjimiz, kolektif oyunumuz ve sistemimiz onlara yetmez. yetmedi de. burada dramatik olan golün son dakika gelmesi oldu. oysa ilk yarının başında (50 küsürdü sanırım) karşı karşıya kaçırdıkları, sonlara doğru ricca ile yararlanamadıkları net pozisyonlar gol olsaydı maç bizim adımıza daha erken bitecekti.
  • 11
    en iyi olasılıkla 2-3 farklı mağlubiyet gelecek maçtır.

    hedef maçlarımız brugge maçlarıydı evet ama bizim oynadığımız ortada onların oynadığı ortada. bizim sorunumuz 2 haftada çözülecek türden olmadığından hayal kurmanın bir manası kalmadı. tek beklentim 1 tane bile olsa gol atmaktır. 1 gol bulamazsak 19/20 sezonunu şampiyonlar liginde gol atamadan tamamlarız zaten.
  • 3
    bizim için asıl hedef maçıdır. en başından beri rakibimiz brugge idi zaten ve diğer maçların sonuçları da zaten bunu gösterdi. fakat şöyle de bir tehlike var. bu maçı kazansak dahi grupta son hafta maçlarına girilirken brugge evinde madrid ile oynayacak biz de psg deplasmanına gideceğiz. son maç öncesinde 2.liği garantilemiş bir madrid brugge deplasmanında bizi üzebilir o yüzden ne yapıp edip bir mucize gerçekleştirip madrid veya psg deplasmanlarından 1 puan koparmamız gerekiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın