• 802
    avrupa hikayemizi tamamladığımız maç. çok şükür daha fazla rezalet yaşamadık. başta günay'ın performansı bunda önemli oldu. çok ders çıkarmak lazım. 13 tane maç kaldı. düzgünce top oynayıp şampiyonlukla bir dönemi kapamalıyız. cuesta'yı alan ya da onaylayan, demirbay'ı hala oynatan, bir tane genç oyuncuyu cesaret edip çıkaramayan teknik heyet başarılarıyla uğurlanmalı ve geleceğin galatasaray'ı daha güçlü inşa edilmeli. bu sezonki avrupa serüvenini yok sayarsak not etmezsek, fenerbahçe gibi oluruz. bu bütçeleri bu seviye için harcamak intihardır.
  • 803
    takimda bazı oyuncularimizin futbolla alakası kalmamış. mertens, kerem demirbaş gibi. baris alper felaket oynuyor, cuesta rezil transfer.

    okan buruk icin de konuşmak lazim. su oyuncularin ayakta duracak hali yoksa, fiziksel durumları hep geriye gittiyse, takim adam gibi 3 pas yapamıyorsa sorumlu da sensin. okan buruk ile avrupada basarili gelmeyeceği kesinlikle belli oldu. umarım en kısa surede arda turan gelir.
  • 807
    sözlükte sık sık takımın kötü savunmasını vurgulamak için tudor döneminde deplasmanda oynadığımız beşiktaş maçı hatırlatılır, “neredeyse şu kadar gol yiyecektik” diye. işte o maçı gölgede bırakan bir maçtır. yazmak dahi istemediğim bir skorla bitebilirdi bu maç. belki skoru açısından değil ancak oyun anlamında galatasaray tarihinin en utanç verici maçlarından biridir.
  • 808
    bardağın dolu tarafından bakmak istiyorum bu maç hakkında.

    mesela maçta net kafa vuruşu fırsatları yakaladık. kaleciye geri pas atar gibi kafa vuruşları yaptık. 4'te 1'ini atabilsek başka şeyler konuşuyorduk şimdi. yani olumlu tarafı aslında istediğimiz şeyi başardık ama sonuçlandıramadık.

    diğer olumlu tarafı ise maçın berabere bitmesi. avrupa ligi'nde sahamızda hiç maç kaybetmemiş olduk. önümüzdeki sezon bu maçta neler olduğunu kimse umursamayacak. sonuca bakılacak ve galatasaray sahasında kaybetmiyor denilecek önümüzdeki sezon rakipler tarafından. olumlu bir istatistik bu.

    son olarak sezon başı kadro planlamasının önemini bir kez daha öğrenmiş olduk. ama bunu anlayacak bir yönetim var mı emin değilim. şu ligde orijinal sağ ve sol bek oyuncularımız olsa başka şeyler konuşurduk. en azından ara transferde aldığımız franky'i uefa'ya ekleyebilseydik de cuesta'yı hiç almasaydık. veya lemina'yı ekleseydik.

    bu arada bu maçın hakemi de sürekli durdurdu maçı sinir etti. daha maçın başında bastırdığımızda çok hızlı bir maç olmaya başlamıştı. kameralar hakemi gösterdi. yüz ifadesinden anladım ki saçma sapan şekilde maçı yavaşlatmaya çalışacak ki yorulmasın. çünkü daha maçın başında nefes nefese kalmıştı. yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu.
  • 809
    boş verin elenmemiz gayet yerinde oldu. ben 1 farklı kazanıp elensek yeter diyordum. maçı izleyince beraber'e kalmayı başardığımıza müteşekkir olarak tv'yi kapadım.

    düşünsene elesen; jelert, cuesta, mertens, kerem, berkan, kaan ile ingiltere deplasmanına çıkacaksın. 2 maçta toplam 15-20 gol kaçıran az gibi yarı kazma olmaz bunlar. 7 lik yapıp yollarlar.

    halimize şükredelim.
  • 812
    akşam maç bitiminde aşırı sinirli olmamdan mütevellit, yanlış birşeyler yazmamak için kendimi çok tuttum. şimdi biraz daha sakinleşmişken yazayım.
    birincisi maç öncesinde bu maça dair teknik heyette de yönetimde de umut ve istek yokmuş. dolayısıyla bu durum futbolculara da yansımış.
    peki bunu nereden biliyoruz? bu turun geçileceğine okan buruk ve ekibi inanmış olsaydı bu maça bileği kopmadığı sürece muslera ilk 11 başlardı. daha iyi olduğu için değil, okan buruk tarafından ve muslera başta olmak üzere futbolcular tarafından bu maç zaten tur geçilecek maç olarak görülmediği için oynadı. tüm hedefin haftasonundaki fenerbahçe maçı olduğu ilk yarı sonunda sanchez'in çıkması ile pekiştirildi.
    biz bir hafta boyunca kendimizce konsantre olmaya çalıştık taraftar olarak. kendimizi gaza getirmeye çalıştık ama teknik heyet ve futbolcular bu inanca hiç sahip olmamış. inancı geçtim zaten önemsememişler.
    sahada başta günay, jelert ve osimhen dışında pek bu maçı sallayan oyuncu da maalesef yoktu.
    yazıklar olsun. fener maçı kazanılır şampiyon olunur eyvallah ama avrupa başarısı resmen hayal oldu. ve bu hayal de aşırı kibirden geldi. maçları küçümsemekten geldi. okan hocanın işte bu kafa yapısına müdahale etmesi şart ama üç sezondur bu konuya müdahale edemiyor. bu sezonu tamamlar ama sonrasına bakılır. zira bu kulüp sadece şampiyonluk ile tatmin olan bir kulüp değil.
    yönetime zaten artık söylenecek birşey yok. onların da artık gitmesi şart oğlu şart.
  • 814
    bu macta ogrenmemiz gereken daha dunya kadar sey oldugunu tekrar tekrar gordugumuzu dusunuyorum.
    oyun, oyunculardan ustundur mesela. misal, bugun k. de bruyne, ilkay g., ziyech, zaha gibi yildiz isimleri transfer etmek oyunumuzu ne kadar gelistirir, ki zaha ziyech isimlerini biliyoruz zaten.
    bir futbol aklimiz yok, planlamamiz yok. son gun firsat transferi kovaliyoruz.

    futbol belli sahanin alanlarinda sayisal ustunluk saglamaya dayali bir oyuna donustu. ucgenler besgenler kurup belli alan icinde ustunluk saglamak, bunu belli bir hiz ve tempoyla birlestirmek disiplini kaybetmemek. hele bir de kaliteniz ust duzeyse basarili oluyorsunuz.
    biz okan buruk'u hep taktiksel konularda ovduk. ancak bu macta takke dustu malesef.
    kadro planlamasi, transferlerin listelere cok gec yazilmasi bu macin sebeplerinden.
    neyse saglik olsun.
    ogrenecegiz insallah.
  • 818
    ilk maçta kaybedilen rövanşın 2. maçı.

    biz romantik davransak da büyük düşünür william blake'in sözü var :p

    "harekete geçilmeyen hayal hastalıktır."

    senin futbol aklın simit sarayı kafası olursa, gsyiad olursa, olayı yalnızca reklam olarak gören tipler senin 50-60 m euronu kontrol ederse olacağı budur.

    30 m euro gömdüğün sağ-sol beklerin avrupa kupası'nda yok, olan da sahada yok.

    osimhen ve günay olmasa sanırım evimizdeki en ağır avrupa mağlubiyetini alacaktık.

    bu maçın 2-2 bitmesi futbol mucizesi.
  • 819
    en başta söyleyeyim bu turun gitmesi kaan’a yazar. hiç gak-guk etmeye gerek yok. 8-9 eksikle, takımın omurgasının olmadığı bir maçta kırmızı görecek kadar düşük ıq sahibi olamazsın. ki ilk golde de frikik yaptırıp sarı kart görerek 1-0 geriye düşmemize neden oldu.

    o yüzden bu maç formalite maçıydı benim için. yine 8-9 eksikle çıktık. ilk 20 dakikada iyi de oynadık ve malesef iyi direnip gol yemediler. ondan sonra da takım saldı zaten ve derbi modunu açıp aş oyuncularını kenara aldı.

    biz bu kupadan kiev’den 3 gol yiyen müşlera yüzünden elenmiştik zaten. takım atıyor da kardeşim insan 1-2 kritik kurtarış da yapar değil mi, oyunu yanlış kur, pasları rakibe at, yanlış yer tut, yaş itibarı ile refleksler gıdık olsun. zor yani.
  • 821
    ilk maçta kaybedilen turun 2. maçı.

    bizim için tamamen formaliteden bir maçtı zira bu savunma kurgusu ve oyun anlayışı ile yemeden 3-4 gol atmamızın imkanı yoktu. maç öncesi beklediğim skor 2-2 veya 2-3 şeklindeydi. sonucunda 2-2 bitmiş olması ise başta günay ve daha sonra futbol tanrılarının sayesinde.

    fazlasıyla üzgün ve kırgınım çünkü bizim seviyemizin çok altında olan bir takıma 2 maçta toplasan 5-10 dakika dahi oyun üstünlüğü kuramadık. 70 milyon euro kadro değeri bulunan az alkmaar, futbolun isimlerle değil, sahadaki mücadele ve organizasyonla oynandığını biz dahil herkese gösterdi.

    sürekli makas açıldı, makas açıldı diye biz kendimizi avutalım.
    kendimize 2. avrupa kupası kazanma hedefi koyalım veya 1-2 galibiyet alınca hemen "hedefimiz final" açıklamaları yapıp millete hayal satalım.
    fakat söylemlerle eylemlerimiz birbirinden milyonlarca ışık yılı uzakta olsun.
    sonucunda da az alkmaar gibi hollanda liginin orta sıra bir takımına karşı madara olarak elenelim.

    üstelik şampiyonlar ligi 2024-2025 sezonunda son 32 turunda aynı hafta içinde aşağıdaki mucizeler yaşandığı bir ortamda:

    1) club brugge, 2024 avrupa ligi şampiyonu olan ve turun favorisi atalanta'yı eledi. hem de rövanşta atalanta'nın sahasında 3-1 yenerek.*

    2) feyenoord, yine favori gösterilen milan'ı kupanın dışına itti.*

    3) celtic, bayern münih gibi bir dominant takıma karşı 2 maçta da müthiş performans ortaya koydu. ilk maçı evinde 2-1 kaybetti, rövanşta ise almanya'da 1-0 öndeyken ve maçı uzatmaya götürmeye birkaç dakika uzaklıktayken son dakika golü ile elendi.*

    4) psv ise 2-1 yenildiği ilk maçın rövanşında juventus'u 3-1 yenerek elemeyi başardı.*

    hadi biz şimdi neden elendiğimize dair bahaneler üretmeye devam edelim.
  • 822
    çok bariz şekilde gayri profesyonel ve alaturka bir şekilde yönetilememe sebebiyle elendi koskoca galatasaray. geçen sezon da bekler olmadığı için avrupa’da başarısızdık. bu sezon da onca para basıldı yine kaan ve berkan beklerdeydi ve yine elendik. ya arkadaş forvetinde dünyanın en iyi 5 oyuncusundan biri olarak görülen mucize çocuk osimhen var. orta sahanda ingiltere championship mvp orta sahası gabriel saha var. torr her zamanki gibi hatasız. sallai her çıktığı maç skor yapıyor.
    iki maç 6 gol yemeği nasıl başarıyoruz akıl almaz bir salaklık gerçekten.
    kaan ve berkan ikilisinin dolaylı yoldan okan hoca’nın vizyonsuzluğu ile direkt olarak bizi rezil ettiği bir başka avrupa maçı.
  • 823
    hiç öyle bahaneler üretilecek bir maç değildi. tamamıyla okan hoca ve yönetime yazar. ikinci yarı daha derli toplu oynadık maça öyle başlamamız lazımdı. diziliş değil sistem önemlidir elbette ama icardi’siz üçlü oynamak oldukça sıkıntı yaşatıyor. aldığımız oyuncuların hepsi sakatlandı bu konuda da okan hoca’nın yüksek şiddetli pres oyununun negatif etkileri var. nelson’u gönderip yüksek bedelle cuesta’yı almak, yunus’un jakops’un morata’nın icardi’nin sakatlığı, mertens ve muslera’nın formunun düşeceği apaçık belliyken her maç 11 başlamaları kesinlikle kabul edilebilir şeyler değil. çalışarak ve hatalarımızdan ders alarak gelişemiyorsak, değişerek gelişiriz. 8 şampiyonluk almış fatih hoca’yı avrupa’da fırtınalar estirirken gönderdik okan hoca kendi göbeğini kendi kesecek, avrupa’da başarı yoksa başarı yok demektir burası galatasaray. okan hocayı çok seviyorum ama kendisine gelmesi gerek bunların bahanesi yok. görüşen ulaşan varsa hocaya iletsin rekorlar sahibi hocayı ıslıklamak zorunda kalmayalım
  • 824
    boşu boşuna, bir hiç uğruna, bence sezonunun en önemli maçını, riske attık. bir de üzerine 3.3 xg verdik rakibe.

    galatasaray’ın hocası uzun bir süredir ciddiyetsiz. yönetimi paramparça. erden timur gittiğinden beri, saha içi ve saha dışında berbat yönetiliyor galatasaray. bunu erden timur'u eleştiren biri olarak söylüyorum. çünkü gerçekleri görmek için basit matematik bilmek, etrafı gözlemleyebilmek yeterli geliyor.

    façamızı az birazcık kurtaracak tek şey kaldı, sezon sonunda namağlup şampiyon olmak, bence dün onu da riske attık. mourinho’nun akıl oyunları sonuç verirse şampiyonluk bile bu yönetimi ve hocayı kurtaramaz. ki namağlup şampiyonluk kurtarır mı, ona da emin değilim.

    (bkz: 24 şubat 2025 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 825
    "galatasaray'ın adının olduğu her yerde umut vardır."...
    rahmetli jupp dewrall'in sözü. hagi'nin de söylemişliği vardır...

    "futbol hayata fena halde benzer" düsturunu şiar edinen biri olarak benim de günlük hayatımda kılavuz edindiğim bir cümle...

    galatasaray da hollanda'da kaybettiği 4-1lik maçın rövanşına bu düşüncelerle çıktı:

    "galatasaray'ın adının olduğu her yerde umut vardır."

    karış karış her metresine aşina olduğu iç sahada oynayacak, ilk maçta cezalı olan osimhen, sanchez ve torreira kadroda olacak ve en önemlisi dünyada saygı duyulan taraftarı arkasında olacaktı...

    bir de erken atılacak bir gol, gençlerden oluşan rakibi bozmaya yetecekti. sonrası zaten gelirdi, çok defa başarmamış mıydı galatasaray bunu?

    öyle de başladılar maça. arzulu ve istekliydi sarı-kırmızılılar...
    ama bu aşırı motivasyon "acelecilikle" karışınca istediğini yapamıyordu sahadaki galatasaraylılar.

    oysa rakip, ilk maçın avantajıyla daha rahat oynuyor, "kafası golde" olan ev sahibinin savunmada bıraktığı boşlukları değerlendiriyordu.

    hele ki bir poku vardı ki? 21 yaşındaki "çocuk" iki maçın da yıldızıydı... topu önüne vurup gidiyor, abdülkerim'i, jelert'i, barış'ı peşinden sürüklüyordu...

    galatasaray'ın bulması gereken pozisyonları deplasman ekibi buluyor da kalede günay "ahtapotlaşıyordu"... sosyal medya taraftarının yok ettiği onlarca topçudan bir diğeri olan muslera yedekteydi, günay sahadaydı bu maçta. maç boyu belki ondan fazla kurtarışla, ki 2-3 tanesi karşı karşıya ve gol şansı %99 olan pozisyonlarda kalesini kapayarak arkadaşlarını ayakta tuttu günay da, ilk devre biterken sara'nın uzaklaştırdığı top maikuma'ya çarpıyor, gol oluyor, ikinci yarı da ceza sahası dışından kasius'un vuruşu fileleri sarsıyordu...

    devre biterken takımı ıslıklayanlar, berkan oyuna ayak bastığında yuhlayanlar kalede muslera olsa bu iki golü de nando'ya "yazacaklardı" değil mi? göztepe maçında romulo topla giderken sanchez'in vuruşu brezilyalıya çarpıp muslera'yı yanıltıp gol olduğunda da, az alkmaar ilk maçında mijnans'ın serbest atışı doksana gittiğinde de suçlu muslera değil miydi?

    ilk devre 1-0 sona erince tur ümidi de zora girince okan buruk, "yüzyılın derbisini" de düşünerek sanchez ve mertens'i yanına alıp, metehan ve kerem demirbay'ı sahaya sürdü.
    deplasman ekibi iki farklı öne geçip, bir dakika sonra da torreira'nın asistinde maçı en fazla arzulayan osimhen golü attı ama sahadaki oyun pek de ümit vermeyince, torreira da pazartesiye korunmak için kulübeye geldi, tıpkı sonraki dakikalarda sara ve osimhen'in yaptığı gibi...

    sahaya adım atarken yuhlanan berkan'ın "golün asistinin asistinde" barış, sallai'ye rahat bir pas verdi, "alkmaarsever" macar topçu da ilk maçtan sonra sami yen'de de owusu-oduro'yu mağlup etmesini bildi.

    2-0dan beraberliği sağlamak kağıt üstünde galatasaray adına başarı sayılabilir lakin avrupa'dan bu genç takıma elenmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir mesele. ama "şimdi" bunun sırası ve yeri hiç değil... sene sonu herkes şapkasını önüne alır, hesabını verir...
    şimdi iki sene olduğu gibi, haftada tek maç yaparak, o maça full konsantre olarak, yorulmadan sakatlanmadan üçüncü şampiyonluğu kazanma vakti...

    ilk maç da karşı tarafın isteğini yerine getirmekte hiç tereddüt etmeyen türkiye futbol federasyonun bir ilki yerine getirip, maçı yönetmesi için "yönetmeliklere aykırı" olarak göreve davet ettiği slovenyalı hakemin düdük çalacağı fenerbahçe derbisi...

    haydi bakalım, dünü unutup, önümüze bakma zamanı...

    "galatasaray bir halatı hep birlikte çekenlerin; hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır." demiş baba gündüz, medyası, federasyonu, rakipleri herkes galatasaray'a karşı pozisyon almışken, biz kendi içimdeki "küçük hesapları" bırakıp, kapalıdaki "konsantrasyon" pankartı etrafında birleşip, "mayıslar bizimdir" demek için kenetlenmeliyiz...

    dün gece maçın başından sonuna kadar tezahüratlarla, oyunculara destek sloganlarıyla ultraslan bu meşalenin ateşini yaktı...

    gazamız mübarek olsun, sonu 5. yıldız olsun...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...ay2-2az-alkmaar.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın