• 418
    maçlar başlamadan evvel futbolcuların ısınma hareketlerini gösterir yayıncı kuruluş ve ekranın altında akan bantta takımların kadroları verilirken, ekranın sol alt köşesinde de iki takımın o maça kadarki son 5 karşılaşmasının neticeleri kısaltma olarak verilir. sezonun ilk yarısında galatasaray'ın şampiyonluk adayı bir takıma yakışmayacak şeklinde bir grafiği vardı bir çok kez: g-b-m-b-b şeklinde... acayip moral bozan bir istatistikti... bereket fatih terim söz verdiği üzere ocak ayında yaptığı revizyonlarla "takımı bir silkeledi" de pazar geceki maç öncesi g-g-g-g-g şeklinde bir seriye gururla şahit olduk... ve bu serinin devamı için iç sahada oynanacak olan "kağıt üzerinde kolay" bir malatya maçı vardı...

    evet, kağıt üzerinde kolay bir maç olacağı bekleniyordu renktaş malatya karşılaşması ama oyun başladıktan sonra herkes farkına vardı ki, hiç bir maç oynanmadan kazanılmıyor. bir kaç hafta evvel bir diğer renktaş kayserispor'un yaptığı gibi "kalesini koruyarak" başlamadı kemal özdeş'in takımı, aksine "baskın basanındır" mantığı ile yüklendiler ve daha on beşinci saniyede gökhan töre ile de zorladılar uruguaylı file bekçisini. ev sahibi galatasaray'ın onlara cevabı ancak 9. dakikada onyekuru'nun "kendin pişir kendin ye" rakipten çaldığı topla ceza sahasına girip, yaşanılan karambolde kaleyi bulmayan plase vuruşu ile oldu. son maçlardaki komple oyununu oynamaktan uzaktı galatasaray, istediği baskıyı rakip kaleye kuramıyordu ve burada da sağ tarafta mariano'nun eksikliği göze çarpıyordu. brezilyalı futbolcunun yerine görev alan şener mevkidaşını hiç bir şekilde"yedekleyememişti"... orta yok, feghouli ile ikili oyunlar yok, topu sürekli garanti olsun diye savunmaya atma vardı şener'de, mariano'nun yaptıklarının aksine. hal böyle olunca zaten fatih terim de ikinci yarıya şener-linnes değişikliği ile başladı ki, sağ kanatta üretkenlik artmış oldu.

    belki oyunun ilk 20 dakikası beklenilen performanstan uzaktı ev sahibi oyuncular ama zamanla ipleri eline aldılar ve özellikle sol kanatta ömer bayram ve onyekuru'nun başlattığı ataklarla rakip ceza sahası içinde etkili oldular. adem büyük'le golü de buldular da hakem var kontrolü sonrası ofsayt kararı verdi, oysaki topa son temas eden deplasman takımı oyuncusuydu ve ofsayt bozulmuştu. heba oldu galatasaray'ın golü... bir kaç dakika sonrası ise onyekuru'nun ortasında emre akbaba'nın şutu kalenin az farkla yanında gidiyordu...

    soyunma odasına girmeden arzulanan golü atıp, rahatlamak isteyen fatih terim'in takımı, feghouli'nin başlattığı atakta, adem emre'yi savunmanın arkasına kaçırıp kaleciyle karşı karşıya bırakınca, robin yalçın'ın tek yapacağı rakibini düşürmekti,o da beklenileni yaptı ve galatasaray penaltı kazandı... senaryo bilindikti; topun başına adem büyük geçti, hep yaptığı gibi kalecinin sağına attı, kaleci önceki meslektaşları gibi yine köşeyi tahmin etti ama topu tutamadı ve galatasaray 1-0 öne geçti. önceki yazılarda da belirttim, adem "n'olur" artık farklı tarafa atsın, bir gün kaçıracak penaltıyı... umarım bu pazar kadıköy'deki maçta yaşanmaz bu istenmedik hadise...

    galatasaray soyunma odasına skor tabelasındaki eşitliği bozarak gitti de maçın hakemi alper ulusoy takımların oyuncu sayısındaki eşitliği iki-üç defa da bozmadı. oyuncusunun "sakat" hareketlerini gören kemal özdeş, gökhan töre'yi ikinci yarı maça başlatmadı da, 20. dakikada feghouli'nin serbest atış kullanmasını engelleyen, feghouli'nin kafasına vuran, arkasından koşup, kavga çıkaran gökhan'ı maçın hakemi sarı kart ile ödüllendirirken, marcao'yu çekmesine, ümit vaad eden atakta ömer'i yaka paça düşürmesine de seyirci kaldı. sadece gökhan değildi hakemin "insafına" kalan, penaltıda son adam olarak emre'yi "yere seren" robin yalçın da sarı kartla kurtuluverdi...

    ikinci yarı skorun da etkisiyle daha özgüvenli oynayan ve linnes'in oyuna dahil olmasıyla sağ kanadı da etkinleştiren galatasaray, rakip kalede baskıyı iyice yoğunlaştırdı ama kendisini rahatlatacak golü bir türlü bulamadı. özellikle maçın 55 dakikasında muslera'nın da dahil olduğu ve adem'in ayak içi plase ile auta yolladığı "tiki taka" galatasaray'ın oyununun ne kadar ilerlediğini göstermesi açısından önemliydi. bunun yanında ilk devre ve ikinci devreler kazanılan serbest atışlarda seri'nin klasik olarak ceza sahası içine topu şişirmeyip, ömer'le olsun, emre ile olsun yaptığı farklı "varyasyonlar" takımın hafta içleri florya'da ne kadar sıkı ve ciddi çalıştığının bir göstergesi...

    1-0 tehlikeli bir skordur ve galatasaray'ın yukarıda anlattığım "harika paslaşmalı" atağının bitiminde malatyaspor kalecisi farnolle'un kullandığı aut atışında bifouma ile kazandığı penaltı az kalsın beraberliği getirecekti de bereket savunmacılar ofsayt hattını düzgün kurmuşlardı da var'dan ofsayt kararı çıkıverdi... sonrası ise iki kalede gollük pozisyonlar seyretti futbolseverler, ömer'in korner atışında donk kafayı "çiviledi" top direkten döndü, arkasından bifouma'nın pasında altı pastan umut'un vuruşunda marcao yatarak golü önledi...kaybedeceği bir şeyi olmayan malatya özellikle 70. dakikadan sonra oyunu tamamen galatasaray yarı sahasına yığarken, ev sahibi topçular da kontra ataklarla "fişi çekmenin" hesabındaydılar da, ne onyekuru, ne falcao oldukça rahat pozisyonda bu işi beceremediler.

    öyle ya da böyle kazanmak önemliydi ve üç puan haneye yazılacaktı, derbi maçı öncesi cezalı oyuncu da yoktu derken, lemina kenara değişiklik işareti yapmasın mı? tüm keyfimiz kaçıverdi birden. sistemin en temel taşlarından olan ve takıma "cesaret" veren lemina bir hafta sonra olmayacak mıydı? melo ayağı kopsa oynardı da, lemina ne yapacak, pazar günü göreceğiz. bu arada son dakikalarda yenilen "acayip" gollerle bu sezon çok puan kaybeden fatih terim, lemina'nın yerine ahmet çalık'ı da alarak maçı bitirdi. pek çoklarının aksine ben ahmet'in o kadar da kötü bir oyuncu olmadığını düşünüyorum ve oynadığı her maçta görevini hakkıyla yerine getiriyor, pazar günü de sahada kaldığı kısıtlı sürede girdiği tüm ikili mücadeleleri kazandı...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...eni-malatyaspor.html
  • 411
    önemli bir 3 puan kazandığımız süper lig maçı. bakmayın ergen kafalı yorumcuların ‘galatasaray’ın fikstürü kolaydı da kazandı’ söylemlerine. bundan sonra bu ligde her maç zor zira makas o kadar kapalı ki ilk 7-8 takım haricindeki her takım kötü bir seride kümeye gider. hatta ligin sonlarına doğru herkesin zor diyeceği bazı maçlar rakibin oyuncularının tatillerine ya da euro 2020’ye sakat gitmek istemeyeceklerinden dolayı sanılandan daha kolay geçebilir.
  • 46
    5' te 5' in son maçı.

    12 şubat 2020 galatasaray alanyaspor maçında ki istekli, ısıran ve arayan futboldan sonra pazar günü tribünlerin dolu olması lazım. artık galatasaray taraftarı olarak şampiyonluk konusunda ağırlığımızı koymamız gerekiyor.

    yönetimi, hocası, taraftarı ve futbolcuları ile birleşmiş galatasaray spor kulübünün önünde kolay kolay durabilecek bir şey yok. bu nedenle pazar günü tribünde 40 bin taraftar bekliyorum ve olmalı. 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçına takımı en iyi şekilde uğurlamalıyız.

    herkes tribüne, herkes!
    #senşampiyonolacaksın

    (bkz: galatasaray sözlük sinerji ekibi)
    (bkz: maç sözlükte kazanılır)
  • 402
    orta sahamizin çok dirençsiz, defansimizin fena halde alternatifsiz, forvet hattimizin da santrfor eksikligi içinde oldugunu gördüğümüz karşılaşma. iyi kötü 3 puanı kaptık önemli olan oydu.

    luyindama sakatlanmasaydı, donk defansif orta saha olarak çok daha fazla direnç gösterebilirdi. saracchi sakatlanmasa rakip üzerimize gelemeyecekti ve sol kanadimiz daha da akici olacakti. falcao ya da andone sakatliktan kurtulmus, formda olsa en az 7 8 gol fazla atmis olacaktik muhtemelen. cidden şanssız bir sezon geçiriyoruz.

    sakatlar listemize lemina da eklendi. yolumuz açık olsun. işimiz kolay değil.
  • 110
    kazanacağımızı düşündüğüm karşılaşma.

    ligde 5 maç üst üste kazanıyoruz ve yükselen bir form grafiğimiz var. ayrıca dün suyun karşı tarafının mağlup olmasıyla birlikte bu maça daha bir konsantre olacağımızı düşünüyorum. ayrıca şampiyonluk potasındaki takımlardan bugün trabzon-sivas maçı var.

    ilk yarıdan en az 2 farklı skoru bulup maçın geri kalan kısmında rolantiye oynayıp önümüzdeki haftaki derbiye yavaştan hazırlanırız.

    bu maçtaki rakibimiz yeni malatyaspor düşüşte olan bir takım. düşüşte olmasıyla birlikte teknik direktör değişikliğine gittiler. bu da çok işe yaramış gibi görünmüyor. ertelenen trabzonspor maçlarını çıkarırsak son 7 maçta 1 galibiyetleri (deplasmanda beşiktaş) var 1 beraberlik ve 5 mağlubiyetleri var. en dikkat çeken isimleri bifouma. bence dikkat etmemiz gereken bir isim bifouma.

    iç sahada baskın oyunumuza ben yeni malatyasporun cevap verebileceğini sanmıyorum. rahat ve baskın bir oyunla ilk yarıdan farka gidip bu maçı gol yemeden bitiririz.

    galip geleceğimizden yana bir kuşkum yok sadece sakatlık vs olmasın yeter. ayrıca onyekurunun artık form tutması gerekiyor, saracchi de bir an önce düzelse ve form tutsa iyi olur. bundan sonraki maçlarımız daha zorlu ve kritik...
  • 241
    penaltı pozisyonunda net kırmızı olması gerekiyordu.

    ama şunu unutmayalım, son adam olması kırmızı kart için yeterli değil, emre'yi düşürürken topa müdahele etmek istese ama top yerine emre'ye vurup indirse sarı kart. fakat bu pozisyonda oyuncunun topa hamlesi yok, sadece emre'yi düşürmeye çalışıyor, o yüzden çok ama çok net kırmızı karttı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın