düşündükçe kahrolduğum maç.
önce biraz geçmişe;
10 şubat 1993 galatasaray trabzonspor maçı'na gidelim. bu maçta ayağı kırılan
okan buruk'a "evladımızdır", "altyapımızdan çıkmıştır" diyerek galatasaray kulübü sahip çıkmış, okan'ın kendisini toparlaması abartısız 3-4 seneyi bulmuş, lakin bu 3-4 senenin sonunda da gerçekten iyi oynayan bir okan ortaya çıkmıştı. bu duygusal bağ yüzünden galatasaray taraftarı okan'a hep ayrı yaklaşmış, okan'ın yeri galatasaray taraftarı için hep ayrı olmuştu. okan'ın da bize aynı şekilde karşılık verdiğini düşünmüştük ama öyle değildi; okan sağlıklı yaşam için değil, para kazanmak için spor yapıyordu. tıpkı kendisi gibi galatasaray altyapısından gelen ekürisi
emre belözoğlu'yla birlikte 2000-2001 sezonunun sonunda galatasaray spor kulübü'ne beş kuruş para kazandırmadan inter'e gitmeyi tercih etti.
işte bu maç; tam da okan'la emre'nin inter'e transferinin öncesine denk gelir. yazılana çizilene göre okan'la anlaşan inter, kendisine ayağının kırıldığı dönemi ve geçirdiği diğer sakatlıkları hatırlatır ve bir sakatlık daha geçirirse anlaşmayı iptal edeceğini bildirir. bu sebeple, bahsi geçen ankaragücü maçının ilk düdüğünden itibaren okan, kendisini attırmak için elinden geleni yapar ve sonucunda otuz dakikada iki sarı kart görüp oyun dışı kalır, takımımız koskoca atmış dakikayı bir kişi eksik oynar. emre için çok fazla yazıp çizmek istemiyorum, o günkü takımın yüzde sekseninde istek yoktu, emre de onlardan biri, belki de en istelsiziydi; ama okan göz göre göre bizi sırtımızdan hançerlemişti.
bu maç 32. hafta maçıydı. ligin bitimine üç hafta kalmıştı. ankaragücü'nün teknik direktörü
ersun yanal'dı. kadrolarında ankaragücü'nü ankaragücü yapan
hakan kutlu,
yılmaz özlem,
adem dursun,
augustine ahinful,
ismet taşdemir,
hakan keleş gibi isimler vardı. ankaragücü'nün gollerini
faruk namdar ve
rogerio de jesus nascimento albuquerque atmıştı. bir başka oyuncuları
cafer aydın maçtan sonra teşvik primi aldıklarını ve fenerbahçeli bir yöneticinin şoförünün maçtan önce ersun yanal'ın ankaragücü tesislerindeki odasına kadar girip dört yüz bin doları siyah çantada teslim ettiğini söylemişti. yani bu maç her yönüyle karanlık bir maçtı. ama biz de her şeyi o maça bırakmaması gereken güçlü bir takımdık. malesef bıraktık ve 2-1 kaybettik.